Thursday, October 22, 2009

Kıbrıs'da ilk kez açık hava Blues Konseri yapıldı..


Kıbrıs'ın 32 dereceyi bulan sıcak havası, blues festivalini dışarıya taşıdı.. kalabalık izleyici .... Biralar su gibi içildi..... Sanatçılar Kıbrıs'dan mutlu bir şekilde ayrıldı.. güzel fotograf içinde Gökhan Kalı'ya teşekkürler..

Festivalden görseller için www.efesblues.com adresine bakabilirsiniz..

Tuesday, October 13, 2009

Efes Pilsen Blues Festivali 20 yaşında...


Türkiye’nin en uzun soluklu müzik festivali Efes Pilsen Blues Festival, 20. kez Türkiye turuna çıkmaya hazırlanıyor. Bu yıl 16 Ekim – 21 Kasım 2009 tarihleri arasında gerçekleşecek Efes Pilsen Blues Festival, 20 farklı şehirde, 23 konserle blues hayranlarına bir kez daha unutulmaz bir müzik deneyimi yaşatacak. Festival 20. yılında Shemekia Copeland, Terry Evans ve Ray Schinnery’i ağırlayacak.

Pozitif organizasyonu ile gerçekleşecek Efes Pilsen Blues Festival 20, her yıl olduğu gibi bu yıl da blues müziğinin efsane isimlerini ağırlayacak. Ateşli ve yetenekli bir blues müzisyeni olarak müzikseverlerin belleklerinde yer alan Shemekia Copeland, folk ve delta-bluesun bir numarası olan Terry Evans, blues dünyasının çok yönlü sanatçısı, hayranlarının “Master Showman” olarak taçlandırdığı Ray Schinnery, 20 şehirde gerçekleşecek 23 konserle blues fırtınası estirecek.

daha detaylı bilgi için: http://www.pozitif.info/2004/tr/festival/fest_master_detail.asp?fest_master_id=97


p.s. konserleri yerinde izleyip, mümkün oldukça haberdar edeceğim sizleri...

Wednesday, September 16, 2009

bir kıvılcım....

yaz aylarını bitirdik.. ancak, bodrum halen deniziyle ve manzarasıyla kalplerde kıvılcım oluşturmaya devam ediyor.. insanlar, sonbahar-kış döneminde yeni ikili partiler kurmak üzere, aranıyor.. bizde senelik, parti toplantımızı yahşi tepesinde gerçekleştirdik.. ben, kız çocuğu, bekar oğlan, reis, evri, nano g. güzel bir akşamda, leziz yemekler ve güzel içecekler eşliğinde bir araya geldik.. ilerleyen saatlerde yeni parti oluşumlarıda şekillenmeye başladı.. (bknz. resim 1)

gece ilerledikçe, partililer birbirlerine yeni dönem planlarından, isteklerinden bahsetmek le geçirdi.. içkininde etkisiyle danslar, ve sonunda kendimizi insanların arasında mavi müzikholde bulduk.. etrafta dolaşan gazeteciler, birer birer yeni parti oluşumlarını fotograflıyor ve bu durum da bazen canımızı sıkıyordu..(bknz. resim 2)



güzel bir gece, "copy paste" saz grubunun müzikleriyle şenlenmeye başlamıştı.. partiler oluşmuş, programlar belli olmuştu.. sıra ortalık sakinleşince, etrafı kontrol etmek, insanların dertlerini dinlemeye gelmişti..
yenii partinin iki üyesi, etrafı beraber gezip, insanların dertlerini dinlediler.. (bknz resim 3)

ne diyelim partililer muhtarlıkta da kararlı gözüküyorlar..

gecenin şarkısı;
Güzeller Güzeli Reyhan Reyhan (kız çocuğu)

Endamın Ezeli Reyhan Reyhan

Alem Sana Heyran Heyran Heyran

Ne Güzelsin Ay Gız

Bir Çiçeksin Ay Gız

Bir Tanesin Ay Gız

Nar Tanesin Ay Gız
.....

Wednesday, September 9, 2009

autoshow - ????


nereden çıktı bu kameralı telefonlar..

autoshow: arabalar, hostesler, fiyatlar ve bedava içecek-yiyecek.. hafıza kartlarınızı boşaltın gitmeden önce..(bknz. resime)

duvar yazısı..


asmalıda bir barın WC' si..
alın size günün özlü yazısı...

uyurkene gene..


reis de uyur muş!!!!

bodruma gider...













en kısasından 1 hafta kaçalım dedik.. yollara düştük, yolumuzda ve arkamızda yağmuru bıraktık, sakin bodruma ulaştık..
uyduk, yedik, yüzdük.. manzaraya baka kaldık..

Friday, August 28, 2009

erken kalkan yol alır..


ne demişler erken kalkan yol alır.. bizde öyle yaptık.. erkenden eğlenmeye başladık.. muhabbet, çerez, oyun, dans, kızlar, oğlanlar, biraz daha içki, dans, vb.. arkadaşların katılımıyla git gide artan bir grup.. kararsızlıklar ve son demler.. sabah kahvaltı, sonra gene oyun... eşlerin aranması, izinlerin alınması:))

sevgiyle kalın..

Frodo, kuruca ve coni beyaz..

Wednesday, August 26, 2009

uyurken -part deux




ne demişler; uykunu yeri geldiğinde iyi al..

ama neyi unutmuşlar, bunu yaparken arkadaşlarında uyuyor olsun..
son haftalarda güneyde bir yerlerde görüntülenen kareler... yaşın getiridiği ağırlık ile kendinden geçenler...

Friday, August 21, 2009

futbol maçı


Türkiye ligiyle beraber Avrupa kupası maçları da başladı. Dört takımımız perşembe günü sahadaydı. Bizde Frodo, kuruca ve bekar ile GS - Tallin maçına gittik. Maç öncesi rakı -kebap ile sesleri açtıktan sonra, kapalı tribündeki yerimize kurulduk.. Saolsun GS geldiğimize deydi dedirtecek kadar rahat bir oyunla rakibini 5-0 yendi...

darısı Trabzon ve Sivasın başına. (malum dün iyice moralleri bozuldu.)


Thursday, August 13, 2009

uyurken ..




uyumak ne güzel diye düşünürüz.. ama birde arkadaşlarınız etrafınızdayken uyumayı deneyin..

joni's sleep trips..

Thursday, June 4, 2009

Haz-AL tesisleri



bisiklet ile yol yaparken durmuşlar. Küçükçekmecede bulunan Haz-al tesisleri.. yolunuz düşerse, mola vermek isterseniz bir uğrayın.. gerçekten haz alacaksınız:))


kaynak: http://bisikletle.blogspot.com/

Chewy!!!


sabahları uyandığınızda bu sahneyle karşılaşsanız ne yaparsınız??
düşünsenize traş sırası, jilet paylaşımı ve yemek konsuunda sizin kadar iddialı, gerekteğinde sizi yere serebilen..

tüylü ama duygusal..

sizinde tanıdığınız olabilir!!!

Friday, May 22, 2009

Hazal Restaurant @Halkalı




Şöyle halkalıdan çıkıp yarımburgaza giderken yolun sağında gözünüze ilişir, Hazal Restaurant. Çevre esnafın öğlenleri tıka basa doldurduğu Hazal restaurant' a yolunuz düşerse mutlaka yemeden geçmeyin..

kaynak: bisikletle.blogspot.com

Sunday, May 17, 2009

antalya gün 2..



birgün öncenin balıklarını sindirip, antalya kanallarına geri yolaldıktan sonra. cumartesinin programını başlattık. aile ziayeretleri, plan program derken kemer yönüne doğru yola koyulduk.

hedef: olympos ve karaöz. mola: ulupınar

4 kişi bir arabada, muhabbet şahane.. istanbuldan katılacak ekip, yol boyunca canlı bağlantıyla tarif almakta.. (zor iş sıcakta, minibüs insan vs..)

Adrasanda reggea festivali varmış. bakarmıyız bilemedik.

ulupınara varana kadar bir jandarma kontrolü. Hepimiz sağlamız. Saygılarla, komutanlardan ayrılıp yola devam..


ulupınar: derenin hızla aktığı, ağaçlar altında yer sofralarının kurulu olduğu doğal ortam. alabalık ve et çeşitleri.. alkollü, alkolsüz içecekler.. tur grupları, çiftler ve tatilciler.. bıldırcın, kuzu tandır, alabalık ve pirzola ana siparişler, meze ve çoban salata. muhabbet şahane, kahkalar ve hatta futbol muhabbetlerinde canladırmaya kadar varan hareketli dakikalar. üstüne çaylar. yollcular hazır.. dere kenarında ve hatta üstünde oturmak, tuvaleti hızlandırıyor:)




adrasana doğru yola devam ederken, bir jandarma kontrolünden daha geçip, istanbuldan katılanlarla buluşma noktasını belirledik. grubumuz buluşma sonrası, hasret gidermek için en yakın gözlemecide - tabiki yemek lazım- toplanıldı.


denize girenler, kıyafetlerini değiştirenler, muhabbete dalanlar.. akşam nerede ne yapılacak kim nerede kalacak derken, ver elini olympos.


mekan woodpecker, çok güzel, mezeler harika, müzik tam bizlik.. ağaçlar ve sedirler. olympos taki mekanların klasiği, ortada ateş ve muhabbet. danslar, muhabbet ve gülüşmeler. finalde kokoreç, en sonunda da karaöz deyiz.. erken yattım, sabah iş başlıyor. ama ayrılmadanda karaözden hatıra olsun diye, 1-2 karede telefonuma kaydettikten sonra, antalyaya dönüş. Hillside su otel, Alev lenz konseri için hazırlık zamanı...

Saturday, May 16, 2009

antalya...

frodo, muhtar ve ben, birgün öncenin yorgunluğuyla havalanına vardık. Lounge da alınan ilk içecekler sonrasında, boarding için kapıya gittiğimizde, 15dk rötarla karşılaştık. 11.30 yerine 12.00 de havalandık. bir arka sıramızda susmayan veletlerle, 50dk sonra antalyadaydık. paçacı şemsi de öğlen yemeği üstüne, arkadaşlarımıza geçtik. akşam yemeği için ne yapalım derken, balık ve mangal planı ortaya çıktı.





Balık reyonunda yaşadığımız seçim bunalımı görülmeye değerdi..







seçim esnasında, frodo hünerini gösterip, muhtar ile birlikte balıkları tartmaya başladı.







balıklar ve salata malzemesi alındıktan sonra marketin içinde kasalara doğru harekete geçtik..

Karşımıza çıkan ve bir anda irademizi zorlayan durumlardan en ilgincini bizim muhtar yaşadı..



kısa dan hisseye, yemek hazırlanma süresince geçirilen zaman, masa başında atılan kahkalarla gece boyunca devam etti..



Wednesday, May 13, 2009

ping Pong

gün gelir ping pong masası insanların gözünde küçülürde küçülür...

Wednesday, April 29, 2009

london

Herşey ters gidiyordu
geceler erken bitiyordu
ağlayacağı yerde yüzü gülüyordu
kalbi hızla atıyordu
sessizce haykırdı !!
Umutsuzca ters gidiyordu.

istanbul

Dipsiz sessizlik,
kendini sorguluyor
sokaklar boşalmış
içi içine sığmıyor.
sessizce yürüdü
yol gözünde büyüdü
bir gün bakındı
sokak lambası sönmüştü
karanlıklar arasında
gölgeleri sayıyordu
sessizce büyüdü
iki yakası bir araya gelmiyordu
içi dolup taşıyordu
rüzgar tenini serinletiyor
göz yaşları kesilmiyordu
sıcaklamıştı ancak ağlamadan edemiyordu
haykırıyordu adını,
İSTANBUL!!!

Sunday, April 26, 2009

Öyle bir krep yedim ki!!!


kendimden geçtim, yediğim krepe hayran kaldım.. nereden mi bahsediyorum, Cafe creperie, Londra da 2 şubesi bulunan, enfes krepleriyle ve ufacık mekanıyla, sizi mutlu eden yer..
2001 de ilk olarak South kensington açılmış. Fransız usulü krepleri ve 1800lerden kalma dekorasyonuyla, ufak bir fransız kafesi havasında. dün yediğim, new york stili krep ve strawberry cream krepleri enfesti. menüsünde binbir çeşit krep, salata ve tatlı seçenekleri mevcud. gidin deneyin. unutmadan 2.şubesi de Marylebone da..
web sitesi: www.kensingtoncreperi.com

The Camden Crawl


The Camden Crawl (www.thecamdencrawl.com), cuma ve cumartesi Londra da camden bölgesinde düzenlenen festival. Şehrin bir semtinde bulunan mekanlarda çeşitli konserlerin ve etkinliklerin yapıldığı 2 gün boyunca, sıraya girmekten konsere koşuşturmaktan baska güzel müzik dineleyebiliceğiniz birkaç mekan var. roundhouse, Koko, Electric ballroom, vb. havanın güzel olması, en büyük şansımızdı. Kasabian ve the view, roundhouse birbirine kattı. Madness, Yeah Yeah Yeahs, Echo & the bunnymen, The XX, The Computers, diğer güzel konserlerdi.
O kadar çok sıra bekledik ki bazen festivalin adının Camden Que olarak değiştirilebileceği bile herkesin dilindeydi. Sonuçta, birçok ingiliz grubunu görmek güzel oldu. Birde, şu konserlere erken gitmeye alışmam lazım. İlk gün, tembellikten birçok konserin sonuna yetiştik. İngilizler gibi paşa paşa gideceksin erkenden, sıraya gireceksin, bekleyeceksin. biletin var ama yinede sıradasın. Biz Türkler ne sabırsızmışız.

Wednesday, April 22, 2009

Drum queen

Oyun konsollarına çıkan müzik temalı oyunlar 2 senedir piyasada ses getiriyor. bunların bir farklı türü olan Drum King de usta bir baterist olmaya çalışıyorsunuz. Wii için çıkan bu oyunda elinizdeki wii remote ve nunchuk ile, diğer müzik oyunlarında oldugu gibi, gelen notalara dogru zamanda vurarak parçalara eşlik ediyorsunuz. air drumming de denen bu olay, zorluk seviyesini artırdıkça daha fazla tuşun ve vuruşun devreye girmesiyle, sıkı bir antremana dönüşebiliyor. video da ki arkadaş, ilk denemesinde gözükmektedir..


Tower Bridge

nehrin iki yakasını birleştiren köprülerden biri olan tower bridge, akşamları ışıklandırılmasıyla beraber thames nehri üzerinde endamıyla yükseliyor.

Monday, April 20, 2009

uzun uzun çıkacaksın...

derler ya,

uzun uzun çıkacaksın... yavaşça döneceksin ve.....

treni kaçırmışsın:)))


Londrada bir cumartesi


Wembley stadyum'u yada Arena...

ingilterein en eski kupası olan FA Cup yarıfinal ve final maçları tek maç üzerinden Wembley arena da yapılıyor. Bu sene Arsenal- Chelsea ve Man UTD- Everton yarıfinalde mücadele ettiler.

Wembley arenaya giriş ve çıkışlar sizin yürüme hızınıza bağlı olarakdan 10dk kadar sürüyor. Bunun içinde barda kaybettiğiniz sürede dahil. ancak büyük maçlarda çıkışda stad dışında metro duraklarında kalabalık ve izdaham olmasın diye, izleyciler kontrollü bir şekilde metro istasyonuna alınıyor. bu sırada her 2 takımın taraftarıda yan yana trene şarkılar söyleyerek gidiyor. polislerin heryerde olmasından dolayı, taraflar birbirlerine karşı fiili bir müdahalede bulunmuyorlar..

deneyimin yaşanması gerektiği bir stad....

Friday, March 6, 2009

basit cesaret....

Sakin bir gün sonunda kendisiyle baş başaydı. Gerçekten de onu mu düşünüyordu? Anlamalı mıydı. Bekledi...
Ansızın gelen telefon, gün boyu süren sıkıntısını bir anda unutmasına neden olmuştu. Sırada ki kendisiydi. Hazırdı, Sakindi. Ne olacak; uzaklara doğru...
Sadece uzaklaşmak mı zordu? Yanında oturan kişiyle bir dakika laflasa, rahatlayacaktı belki.
Ayağa kalktı ve ona doğru yürüdü. Sanki herşeyi bir anda söyleyecekti. Yaklaştı ve nefesini tuttu. Sence; bir daha karşılacabilecekmiydik? Her ne kadar utangaç da olsa, şu anda onu orada öpebilirdi.
Ipod’una bakıyordu. Hemen hemen beş yaş fark vardı aralarında. Hiç önemli değildi. Onu istiyordu. Çok hoştu. Gözleri kapalıyken onu izlemek, onu çok heycanlandırıyordu. Yabancı mıydı? Dinlediği parçayı çok merak ediyordu. Evli değildi (en azından öyle olduğunu umuyordu.) Camdan dışarıya bakarken ne düşünüyordu acaba. Uzun süredir mi biriyleydi yoksa sevgilisini mi görmeye gidiyordu. O da utangaçtı. Şaraplar içilmiş, yüzler kızarmıştı. Işıklar söndüğünde sessizce ona yaklaşmak ve kalan saatleri, heyecanlı ve sıcak bir şekilde geçirmek, onu öpmek, hissetmek ve tekrar sarılmak istiyordu. Daha ne kadar dayanacaktı.
Beraber olmalıydılar. Onu izliyordu. Kumların sıcaklığını uzanıp hissedecekler, içkilerini dalgaların ritmiyle beraber yudumlayacaklardı. Çok merak ediyordu. İzin verse saatlerce onu izleyecekti. Kafalarını aynı anda çevirdiler. Meraklı bir şekilde bekliyordu.
Artık harekete geçecekti. Hazırdı.
Ve birden anonsla uyandı. Uçağını kaçırmadan, yetişti.
Yolculuk boyunca gözleri kapalıydı. Uzun süredir bu an için plan yapmıştı. Herşeyi gözden geçirmiş, gerekli telefpnları etmiş, bavulunu hazırlamış, hazırdı. Onu görmek için bu uzun yolculuğa çıkmıştı. Gerçektende birazdan onu görecekti. Sence de bunu hak etmemiş miydi. Boğazı kurumuştu. Haykırıp, sormak istiyordu. “doğru değil miydi?” merak içindeydi. Acaba giderken telefonunu mu verseydi.. herşeyi planlamıştı.. sakinleşmek için içkileri ardı ardına içiyordu.. yanakları kızarmıştı.. bir kez daha cesaretini topladı ve...

Sessizlik onun silahıydı.. beklerdi.. ama herşey bu kadar basit miydi??

Friday, January 30, 2009

Davos da süpriz...& eğlence durumu

Dün gece, saat 03.00 de atatürk havalimanında binlerce kişi, Davos da tarihi bir sahne performansı sergileyen başbakan tayyip erdoğan 'ı karşıladı... Kendisi konuşmasını tamamladığında, oyların garanti edildiğini gördük. Bugün de şişhane de öğle namazını takiben metro istasyonu açılışına katılacak...

Bugünlerde, dünya erdoğan -davos ilişkisini konuşurken, istanbul gece hayatında da etkinlikler peşpeşe devam ediyor... Babaylonda ilinç bir akşam için puppet masters var... Haftasonu otto santral de LCD soundsystem dan jm plakların başında olacak. (daha dogrusu 1 laptop ve gerekli cihazla karşımıza çıkacak.)

senenin ilk festivali if istanbul bu senede şubat ayı içersinde gerçekleşecek. 1 şubattan itibaren biletler satışta. programında ilginç filmler, eğlenceli partilerle bu sende 10 gün boyunca istanbullu film ve eğlenceye doyacak. detaylı bilgi için, www.ifistanbul.com


Geceyi bitiriken, çorbacıya gidilir sözü, bugünlerde AZtek bar a gidilirle değişmekte..

şiddetle tavsiye edilir.. (çok sarhoşsanız gitmeyin... kendinizden hoşlanmazsınız...)